Duygularımızı emojiler ile hatta daha basit hali, iki nokta üstüste parantez ile yeterince aktarabiliyor muyuz ? Yazılı iletişimin başlangıcından bu yana, şematik görseller yer edinmiştir. Bizim asıl konumuz ise modern iletişimin içerdiği duygu ifadeleri. Emoji veya smiley olarak bilinen bu duygu ifadeleri sembolleri zaman içerisinde ilişkilerimize zarar vermektedir.
Bir bireyin duygusal bağ içerdiği partnerine kalp işareti göndermesi başlangıçta romantik bir jest olarak algılansa da bu yöntem zamanla duyguları ifade etme güçlüğünü ortaya çıkmaktadır. Kalp göndererek karşı cinse seni seviyorum, öpücük göndererek seni öptüm demek isteyen birey belli bir sürecin ardından partnerine duygularını sözlü olarak ve ya kelimeler ile ifade etmekte zorlanmaya başlamaktadır.
Duygusal tembelliğin insan ilişkilerini çıkmaza sürüklediği ve yeterince duygusal his paylaşımını engellediği açıkça görülmektedir. Etrafımızdaki insanlardan önce kendimizi sorgulamaya başlarsak bu tehlikeli durumu tüm çıplaklığı ile görebiliriz. Güzel kelimeler ile gerçek ve samimi duygularımızı nasıl ifade edeceğimizi bilemiyor, bunun yerine bir düzine kalp ve çiçek resmi göndererek bak çok heyecanlıyım, seni çok seviyorum, seni çiçeklere boğuyorum gibi kıt anlamalar içerisinde gerçek duygularımızı bir çöpe dönüştürüyoruz.
Başlangıçta daha güçlü olan ifade etme yeteneğimiz giderek gizlice azalacağından, durumunun farkında bile olamıyoruz. Bunun önüne geçmek için emoji göndereceğiniz zaman bir dakika durup; bu kalp resmi yerine şu anki sevgimi nasıl anlatabilirim? Diye düşünmeliyiz. Aynı şekilde bir çiçek resmi göndermek yerine; Ona değer verdiğimi nasıl kelimelere dökebilirim? Demeliyiz.
Kelimelerin sembollerden daha etkili olduğunu, cümleler ile duygularımızı daha kalıcı, samimi ve etkili olarak karşı tarafa iletebileceğimizi asla unutmayınız. Bu ciddi durum sadece duygu ifade etme yeteneğimizi köreltmekle sınırlı değildir. Hissizleşen bu semboller bireyleri daha anlamsız bir ruh hali içerisinde bırakmaktadır zira emojiler insanda hiçbir etki bırakmayarak, geçen birim zaman içerisinde yaşanmış diyalogların kalitesini düşürmektedir. Bu düşük kaliteli diyalog ise, insan için çok kıymetli olan anı, hatıra gibi kavramların doğasına zarar vererek bizi mutsuzluğa itmektedir.
Mühendis, İstanbul
Yıldız Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Mezunu, Sistem Uzmanı ve Dış Ticaret Uzmanı.
İlk yorum yapan sen ol !